10 Mayıs 2016 Salı

Müzik aletleri yapımı

Müzik aletleri yapımı |  görsel 1
Yoğurt kutusunun üzerini yapışkanlı kalın jelatinle (burası davulun üst kısmı yani çalınan kısmı oluyor),gövdesini turuncu graponla kapladım,süsledim.Tahta çubukları ile birlikte davulumuz çalmaya hazır.(Evde bulunan ince çubukları kullandım) MARAKAS YAPIMI


Plastik ya da pet bardakların içine bakliyat,boncuk vs koyulur.
Bardaklar arasına abeslang(dil baskı çubuğu) koyulup sabitlenir.
Daha sonra üzerini pullarla,renkli ya da desenli bantlarla süslendikten sonra marakasınız hazır.Güle güle kullanın:))
bu güzel örnek yabnacı kaynaklardan alıntıdır.

LASTİKLERDEN MÜZİK ALETİ YAPIMI
Yapımı çok basit ve işlevsel bir müzik aleti..değişik boyda ve kalınlıkta lastik kullanmak yeterli..Çocukların müziği keşfetmelerine de çok yardımcı olacaktır eminim..

Ritim  Davulu,Ritim sopaları, Marakas, sesli bileklik  müzik köşeleri için hazırlanması gereken ritim araçlarından bazıları.......



Yoğurt kutusundan ritim davulu kumaş ve fıstıklarla süslenmiş......

yoğurt kutusundan ritim davulu, deniz kabuğu da çok şık olmuş

Marakas ve pekmez kutusundan davul

TEF :
Materyal: Kağıt tabak ya da plastik kapaklar, zımba, küçük ziller, ip veya ince tel. Kağıt tabağın ya da plastik kapağın etrafına zımba ile delikler açın, zilleri ip ya da tel ile deliklere geçirin. Çocuğunuz farklı dekorasyon materyelleri kullanarak (çıkartmalar, ponponlar, simli yapıştırcılar vb.) tefi dekore edebilir.

DAVUL :
Materyal: Teneke yada kalın karton kutular, ince deri parçası,kalın lastik ya da sağlam ip. Kutunun üst kısmını açın. Lastik ya da ip ile kutunun üzerini deri parçası ile kaplayın, dekoratif materyallerle etrafını boyayıp süsleme projesini çocuğunuzun yapmasını isteyebilirsiniz. Ritim sopaları ile vurarak keyifli müzik aktivitelerinde kullanabilirsiniz.

RİTİM SOPALARI: (Birbirine çarparak tempo tutmak için.)
Materyal:İki tahta çubuk (25 cm uzunluğunda) ve toksik olmayan yağlı boya çubukları yağlı boya ile farklı renkler ve şekillerde boyayabilirsiniz. 
  Evde Marakas Yapımı
Evde marakas yapılışı
Evde marakas yapılışı
En küçük pet şişeler olan 50 ml.lik pet şişeler marakas yapımındaki en büyük yardımcımız olacaklar. Öncelikle pet şişelerimizin içini küçük boncuk mercimek tanesi vb. şeylerle dolduruyoruz daha sonra bu pet şişlerin ağız kısımlarına kullanılmış bir tuvalet kağıdının kalan sert mukavva benzeri kartonları bant yardımı ile bantlıyoruz. Sıkıcı ve güzel bir şekilde bantladıktan sonra marakalar kullanıma hazır hale geliyor.
Evde Ritim Davulu Yapımı
Evde ritim davulu yapılışı
Evde ritim davulu yapılışı
Evlerinizde bulunabilecek kullanılmayan teneke kaplar ya da karton kutular ancak karton kutuların kalın olması lazım yoksa davulunuz  ritim sopalarının darbelerine karşı dayanamaz yıkılır. Bu özelliklerden birine sahip kutuyu temin ettikten sonra kutunun üst kısmını açıyoruz ve üst kısmını deri bir parça yardımıyla kapatıyor ve sağlam durması için bir ip ya da lastikle bağlıyoruz. Bu teneke ya da karton kutuların etrafını çocuklarınızın zevkine göre boyayıp süsleyebilirsiniz resimde de görüldüğü gibi. Ritim davullarınız böylece kısa bir zamanda kullanıma hazır olur artık çocuklarınıza ritim sopalarını vererek istedikleri kadar vurmalarını sağlayabilirsiniz.
  Evde Bateri Yapımı
evde bateri yapılışı
evde bateri yapılışı
Evde kullanılmış ton balığı konserveleri veya boş teneke kutularından bateri yapabiliriz. Tenekelerin kapak kısımlarından zilleri yapıyoruz. Tenekelerin arka kısımları da yukarı gelecek kısımda baterimizi oluşturacak gereçlerimiz oluyorlar. Baterilerinizin güzel görünmesini istiyorsanız tenekelerin yan kısımlarını çocuklarınızın isteklerine göre boyayabilir ya da kaplayabilirsiniz.

                                      OYUN ÖRNEKLERİ


Oyunun Adı: Acıkan Maymun
Uygulanacak Yaş Grubu:3_6
Materyaller: maymun ve muz resimleri
Öğretmen sayışarak çocukların arasından maymun olan çocuğu seçer.diğer çocuklar muz olur.öğretmen çocukların boyunlarına  muz resmi asar,maymun olan çocuğa da maymun resmi asar.Maymunun karnı çok acıkmıştır ve kaçan arkadaşlarını yakalamaya çalışır.Yakaladığı arkadaşının boynundaki muzu  alır,maymun resmini  de arkadaşına vererek oyun böylece devam eder.

Oyunun Adı: Uykucu Horoz
Uygulanacak Yaş Grubu:4_6
Materyaller: yumurta ve horoz maskesi
Tüm çocuklar yumurta olup, yere otururlar. Uyur gibidirler ve gözlerini açmazlar. Öğretmen tek tek başlarına dokunur. Başına dokunulan çocuk, sessizce kalkar ve öğretmenin peşinden gelir. Son çocuk kalana kadar, öğretmen çocukların başlarına dokunarak kaldırır. Sona kalan çocuğun etrafında sessizce halka olunur. Ve birden, “uykucu horoz, uykucu horoz kalk artık!” diye bağırırlar. Uykucu horoz arkadaşlarını yakalamaya çalışır.

Oyunun Adı: Zili Çal
Uygulanacak Yaş Grubu:4_6
Materyaller: zil, balon, top
Tavana içinde zil olan büyük bir balon asılır (çocukların boylarına uygun seviyede).Çocuklara toplar verilir. Çocuklardan toplarını zilli balona atmaları istenir. Zili çaldıran çocuklar alkışlanır. Güvenlik önlemi açısından çocukların bir taraftan topları atmaları sağlanır.

Oyunun Adı: Taşıtların dili
Uygulanacak Yaş Grubu:4_6
Materyaller: -
Çocuklar kendi aralarında 3’erli grup oluştururlar. Kendilerine bir taşıt seçerler ve öğretmenlerine söylerler.Birbirlerinin bellerinden tutarlar.En önde duran sürücü, ortadaki yardımcı, arkadaki ise yolcu olur.Öğretmen, hangi taşıtın adını söylerse o grup taşıtın sesini çıkararak ilerlemeye başlarlar.

Oyunun Adı: Benimle gelir misin?
Uygulanacak Yaş Grubu:4_6
Materyaller: -
Çocuklar oyun alanında büyük bir daire oluştururlar. Yüzleri dairenin içine dönüktür. Aralarından bir ebe seçilir. Ebe dairenin dışında dolaşırken bir çocuğun sırtına dokunur ve ‘Benimle gelir misin?’ der. Sonra dairenin etrafında koşmaya, sıçramaya veya sekerek gitmeye başlar. Dokunulan çocuk ebenin yaptığı hareketleri yaparak ebeyi yakalamaya çalışır. Ebeyi yakalayamazsa ve ebeye dairedeki yerini kaptırırsa o ebe olur.Oyun devam eder


Oyunun Adı: Yılanlı Yol
Uygulanacak Yaş Grubu:4_6
Materyaller: gazete kağıtları
Çocuklara gazete kâğıtları dağıtılır ve her çocuğun gazetelerden yılanlar oluşturacağı söylenir ve çocukların gazete kâğıtlarını uzunlamasına olacak şekilde rulo yaparak yuvarlamaları istenir. Çocukların gazeteden oluşturulmuş yılanları sınıfta yerlere gelişigüzel biçimde atmaları sağlandıktan sonra yılanlarla dolu bir yolda yürüyüşe çıkacağı açıklanır. İsteğe göre hazırlanan yılanlar yerde belirli desenler oluşturacak biçimde de yerleştirilebilir.
Çocukların yılanlara basmadan eğitimcinin verdiği yönergelere göre hareket etmeleri istenir. Örneğin topuk parmak ucu temasıyla yürüme, tek ve \veya çift ayak zıplayarak, sekerek, yılanların üzerlerinden atlayarak ilerleme vb. gibi yönergeler verilebilir.

Oyunun Adı: İtfaiye Oyunu
Uygulanacak Yaş Grubu:4_6
Materyaller: gazete kâğıtları, kartondan ağaçlar, evler
Öğretmen sınıf içerisinde, çeşitli yerlere ev, ağaç vb. resimler asar. Her çocuk itfaiyecidir. Gazete kağıtlarından yapılmış olan hortumları ellerinde tutarlar. Öğretmen teyipden siren sesi çalar. Ve “ çocuklar hepimiz bir itfaiyeciyiz. Şimdi söylediğim yerlere koşarak gidip elimizdeki hortumlarla yangına su sıkarak söndüreceğiz.” der. Öğretmen bakın çocuklar sarı evde yangın çıkmış hadi orya giderek yangını söndürelim.”der. Her çocuk elindeki hortumla söylenen yöne koşarak yangını söndürür. Öğretmen bu şekilde çocukların değişik yerlere giderek söndürmelerini ister. Oyun tüm yerlerdeki yangınlar sönünceye kadar devam eder. En sonunda itfaiyeciler yerlerine geri dönerek hortum ve şapkalarını çıkararak bırakırlar ve yaptıkları görevlerinden dolayı hep birlikte birbirlerini alkışlarlar.


Oyunun Adı: Garson
Uygulanacak Yaş Grubu:4_6
Materyaller: şişe, bardaklar tepsi
Sınıfta uygun boş bir alan açılır. Sandalye ve masalarla iki eşit olanak ve engeller sağlayacak kafe ortamına benzeyen bir parkur hazırlanır. Sayışmaca ile iki çocuk garson seçilir. Ellerini üzerinde şişe veya bardak olan birer tepsi verilir. Parkurun sonunda patronun masası vardır. Bardağı düşürmeden patrona ulaşan galip olur.

Oyunun Adı: Minik Civcivler
Uygulanacak Yaş Grubu:3_6
Materyaller: civciv maskesi
Öğretmen kartondan hazırlamış olduğu civcivleri çocuklara göstererek:”Evet çocuklar bakın burada ki küçük civcivler kaybolmuş. Onları anneleri olan Bayan Tavuk’a götürmemiz gerekiyor. Bunun için yola çıkmamız gerekiyor.”der ve her çocuk civcivlerde alarak yola çıkarlar. Önlerine çıkan dereden atlarlar daha sonra polar kumaştan hazırlanmış çimenliğin üzerinden yuvarlanırlar ve sonunda Bayan Tavuk’un kümesine ulaşırlar. Ancak kümesin girişi alçak ve küçük olduğu için kapıdan sürünerek geçerler. Ve yavruları annelerine bırakırlar. Aynı yoldan dönerler. Herkes birbirini alkışlar.


UYKUCU HOROZ Tüm çocuklar yumurta olup, yere otururlar. Uyur gibidirler ve gözlerini açmazlar. Öğretmen tek tek başlarına dokunur. Başına dokunulan çocuk, sessizce kalkar ve öğretmenin peşinden gelir. Son çocuk kalana kadar, öğretmen çocukların başlarına dokunarak kaldırır. Sona kalan çocuğun etrafında sessizce halka olunur. Ve birden, “uykucu horoz, uykucu horoz kalk artık!” diye bağırırlar. Uykucu horoz arkadaşlarını yakalamaya çalışır.
 MİKROP Sayışmayla seçilen çocuk mikrop olur. Arkadaşlarına dokunarak onlara hastalık bulaştırmaya çalışır. Diğerleri de mikroptan kaçmaya çalışırlar. Hastalık kapan çocuk, hasta rolü yaparak yere oturur. En sona kalan çocuk diğer oyunda mikrop rolünü alır. 
ÇORAPLAR - AYAKKABILAR Sınıf iki eşit gruba ayrılır. Oyun alanının bir başına ve bir de sonuna ikişer daire çizilir. Çocuklar çoraplarını çıkarıp ilk daire içine koyarlar. İkinci dairenin içine de ayakkabılarını koyarlar. Yarışma başlayınca çocuklar sırayla ilk önce ilk daireye giderek çoraplarını, ikinci daireye giderek ayakkabılarını doğru bir şekilde giyerek, sıranın arkasına geçer, yerini arkadaşına bırakır. Oyun her çocuk yarışana kadar devam eder. 
DUDAK OKUMA Çocuklar öğretmeni rahatlıkla görebilecekleri biçimde otururlar. Öğretmen ses çıkarmadan sadece dudaklarını oynatarak bir şeyler söylerken çocuklar da öğretmenin ne söylediğini anlamaya çalışırlar. 
NE SESİ? “Ne sesi?” oyunu için masalara geçilip, sandalyelere oturulur. Çocuklar gözlerini, masaya yatarak kapatırlar. Bu sırada, onlara çeşitli sesler dinletilir. (Anahtar sesi, alkış, tef, kapı açma vb.) Bu seslerin neye ait olduğunu tahmin etmeleri istenir. Sesler hızlı yavaş, ince–kalın vb. şekillerde çıkarılarak, oyun zenginleştirilir. 

BÜYÜ-KÜÇÜL Öğretmen “büyü büyü büyü” dedikçe çocuklar bedenleriyle büyürler, “küçül küçül küçül” dedikçe bedenleriyle en küçük hali alırlar. 
MEKTUP VAR Çocuklar halka olurlar ya da dağınık biçimde yerleşirler. Bir ebe seçilir. Ebe, elindeki zarfla halka dışında dönerek**“mektup var, mektup var “**diye bağırır. Zarfı bir arkadaşının arkasına bırakır. Arkasına zarf bırakılan çocuk, “postacı, zarfını düşürdün!” der ve yağ satarım oyunundaki gibi kovalamaca başlar.
 ŞAPKA Çocuklar halka olurlar. Bir şapka müzik eşliğinde kafadan kafaya dolaşır. Müzik durduğunda şapka kimdeyse bir şarkı söyler.
 YUVARLANMA Çocuklar 3-4’lü gruplara ayrılarak, halı üzerinde yuvarlanmaları söylenir. Oyun başlangıcında onlara “Şimdi kendinizi bir lastik top olarak düşünün ve sizi birisi yuvarlıyor” ifadesi kullanılarak oyuna başlanır. Oyun bitiminde çocuklara sorular yöneltilip(top gibi yuvarlanırken neler hissettin, seni kim yuvarlıyordu, nereye gidiyordun, nasıl bir toptun, hangi renkteydin? vb.) duygu ve düşünceleri dinlenir. 

SU TAŞIMA YARIŞI Sınıf iki gruba ayrılır. Her gruba bir bardak ve kova verilir. Sıra ile bardakları doldurup, karşıdaki kovaya boşaltmaları söylenir. Kovasını ilk dolduran grup, oyunu kazanır 

BONCUK TOPLAMA “Boncuk Toplama” oyununda çocuklar ikili eş yapılır ve ellerine birer plastik bardak verilir. Halı üzerine renkli boncuklar serpiştirilir. Çocuklar boncukları toplayıp, bardağa koyarlar. Bardağını boncukla ilk dolduran, oyunu kazanır. 

MISIR PATLATMA Çocukların halka olup, yere çömelmeleri istenir. Öğretmen mısır patlatmak için yapılan işlemleri hikâyeleştirerek anlatır. Çocuklar da anlatılanları, hareketlerle gösterirler. Mısırlar patlamaya başladığında öğretmen “pat” diyerek, ayağa kalkar ve çocukların da aynı şekilde ayağa kalkması söylenir. Öğretmen bazen onları yanıltmak için “pat” demeden ayağa kalkar. Öğretmenle birlikte ayağa kalkanlar, yanıldıkları için oyun dışı kalırlar. 

GÖRMEDEN GÖZLÜK TAKMA Büyükçe bir adam başı çizilir. Çocuklara bu adamın iyi göremediği ve gözlüğe ihtiyacı olduğu belirtilir ve hazırlanmış gözlük resmini uygun şekilde yerleştirmeleri istenir. Çocuklar sıra ile gelirler ve gözleri kapalı olarak, resme gözlük yerleştirmeye çalışırlar. Arkadaşları da sözel yönergelerle ona yardımcı olurlar. 1, 2, 3, 4, BOM! Çocuklardan 1–10 arası sayıları sayarken**5 ve 10 yerine “bom” demeleri istenir. Her çocuk sayı saymaya teşvik edilir, gerekli durumlarda yardım edilir. 

KİM YOK OYUNU Çocuklar yere oturtulur. İçlerinden birini ebe seçerler. Ebe başını öğretmenin kucağına koyar, gözlerini yumar. ( çocuk gözünü, bir başka yerde de yumabilir ) Öğretmen, ebeye sezdirmeden, bir çocuğu işaretle dışarıya çıkartır. Ebe gözlerini açar; Öğretmen ebeye "Kim yok ?" diye sorar. Çocuk bilirse ebelikten kurtulur. Adı bilinen çocuk ebe olur. Ebe, üç ad saydığı halde bilemezse yeniden ebe olur, yumulur. 

PANDUF EŞLEME Çocuklar oyun alanında yerde otururlar. Tüm panduflar ortaya toplanır. Panduf çiftleri birbirinden ayrılarak karışık bir görüntü oluşturulur. Sayışmaca ile iki çocuk seçilir. Başla komutuyla müzik eşliğinde çocuklar pandufları eşleştirerek kendi alanlarına biriktirirler. Panduflar tükenince her iki çocuğun da birikimi sayılır. Fazla eşleştirme yapan alkışlanır.[/align[/align] 

AYNA OYUNU Bir çocuk "ayna" olur. Başka bir çocuk da karşısına geçer, ayna olan çocuğun yaptığı devinimleri öykünerek aynısını yapar. Güldürücü devinimler çocukların daha çok hoşuna gider. Nasıl devinimler yapılacağı konusunda çocuk özgür bırakılmalıdır. İstenirse, bir çocuk ayna olduğunda, tüm çocuklar karşısına geçip onun devinimlerini öykünmeyle yaparlar. 

GÜLME OYUNU Çocuklar halka olurlar, bir ebe seçilir. Ebe eline bir top alır, topu havaya atar. Top yere düşünceye kadar bütün çocuklar gülerler. Top yere düşünce bütün çocuklar susarlar. Top havadayken gülmeyen, yada top yere düşünce susmayan çocuk, oyun dışı kalır. Bu oyunda topu yukarı atacak çocuk bulunamazsa, ebenin görevini öğretmen üstlenir. 

Çocuğun gelişiminde oyunun önemi


Oyuncaklarla oynayan çocuk, problemleri çözmesini öğrenmekle birlikte kendi bedenini tanıyarak yeteneklerini keşfeder. Oyunun, çocuğunuz için sadece bir eğlence olduğunu düşünmemelisiniz.

Oyun, çocuğunuzun duygusal, zihinsel, sosyal ve gelişimini olumlu yönde etkiler. Erken yaşlardan itibaren çocuğunuzun çevresini keşfetmek ve yeni deneyimler kazanabilmesi için en önemli yollardan birisi oyun oynamaktır.


Çocuğunuz oyun oynarken sosyal becerilerini de geliştirir. Oyun oynarken, oluşabilecek anlaşmazlıkları çözerek problem çözme becerilerini geliştirirler. Oyunun çocuğun duygusal gelişimine de katkısı büyüktür. Bir yetişkin kendisini nasıl konuşarak ifade ediyorsa, çocuğunuz da duygularını, düşüncelerini, ihtiyaçlarını oyun yoluyla ifade ederler.

Çocukların gelişim düzeylerine göre oyunları da farklılık gösterir. Çocuğunuz bebeklik döneminde kendi vücudunu keşfedecek oyunlar oynarken, iki yaşından itibaren başka çocuklarla yan yana oyunlar oynayabilir. Çocuklar bu yaşlarda yan yana oynamalarına karşın, her biri kendi başına farklı bir oyun kurar. Örneğin, iki çocuk yan yana bloklarla oynarken, biri araba diğeri uçak yapabilir.

Çocuğunuzla ilişkilerinizi olumlu bir hale getirmek istiyorsanız onlarla oyun oynamak için vakit ayırmanız gerekir. Çocuğunuzla oyun oynarken, oyunu onun seçmesine izin vermeniz, onda kontrol duygusunu oluşturur ve iç dünyasını oyuna yansıtabilmesi için bir alan sağlamış olursunuz. Oyun esnasında çocuğunuza eşlik ederken bir şeyleri öğretme kaygısına kapılmamalı ve sürecin kontrolünü çocuğunuza bırakmayı denemelisiniz. 








Oyun Dönemi



Üç ile altı yaş arası, çocukluğun en renkli dönemidir. Özerklik döneminin inatçılığı ve olumsuzluğu gitmiş, onun yerini söz dinlerlik almıştır. Uğraşları amaca yöneliktir. Kendi işini kendi görmeye bayılır. Hep “ben,ben! Benim! “ diyen iki yaş çocuğu gitmiş, yerine  “Bende , Biz , Bizim” diye toplumsal bir yaratık gelmiştir.

Gün boyu yorulmadan oynar, oyunlarında arkadaş arar. Toplumun küçük bir üyesi olma yolundadır. Bağımsızlığı artmıştır.Kendi yemeğini kendi yer, çişini dışkısını söyler.Masallara,öykülere çizgi filmlere ilgi başlar. Öcüler, cinler onun için korkutucu gerçek varlıklardır. Deneylerinin az, düşünce yeteneklerinin kısıtlı oluşu nedeniyle her şeye kolay kanar. Gerçekle gerçek olmayanı karıştırır.

Bu çağ çocuğu çizik, sıyrık, küçük yaralardan çok etkilenir. Bir damla kan görse avaz avaz bağırır.

Bu çağ çocuğu kız veya erkek olduğunu ayırt eder.

ÖZDEŞİM

Oyun çağının öteki belirgin özelliği anneye babaya benzeme çabası ve öykünmedir. Bu yaşlarda kız çocuğu anneye hayrandır. Anneyle olmaktan çok hoşlanır. Anneyi giyinirken soyunurken özellikle süslenirken hayranlıkla izler. Süs eşyalarını kullanmaya bayılır. Annenin topuklu pabuçlarını giyer, kolye ve bilezik takıp ortalığa çıkar. Babanın dikkatini çekmeye çalışır. Annesine bağlılığı ve sevgisi babasının beğenisini kazanmak isteği bir arada gider.

Kızın anneyi erkek çocuğunun da babayı örnek alması kişiliğinin gelişmesinde en önemli olaydır. Erkek çocuk erkek  kimliğini babaya benzeyerek, kız çocuk da kız kimliğini anneye benzeyerek kazanır. Buna özdeşim denir. Bu ana baba niteliklerinin içe sindirilmesi, özünsenmesidir. Ona yön verecek olan kuralları ve değerleri benimser. Cezadan korktuğu için değil, ana-baba sevgisini sürdürebilmek için olumlu özellikleri benimser. Çocukta anne ya da babaya karşı oluşan romantik sevgi gelişen erkek ya da kız kimliğinin doğal bir sonucudur.

OYUN DÖNEMİNDE KAZANILAN YETENEKLER

3.YAŞ:

  • Küplerden köprü kurabilir.
  • Ayakkabısını ayağına geçirebilir, düğmesini ilikleyip çözebilir.
  • Çizilen bir çemberi bakarak çizer.
  • Soyadını söyler. Kız veya olduğunu bilir ve söyler.
  • Söylenen üç sayıyı ezberden yineler.
  • "Benim bir bebeğim var" gibi kısa cümleleri yineleyebilir.

4.YAŞ:

  • Bir kareyi kalemle kopya edebilir.
  • Bir kağıdı köşeden katlayabilir.
  • Söylenen sayıyı yineleyebilir.
  • Dört nesneyi veya parmağı sayabilir.
  • Üç parçalı bir bul-tak bulmacasını yapabilir.
  • Uzun bir cümleyi yineleyebilir.
  • Acıkınca ne yaparsın? Uykun gelince ne yaparsın?
  • Üşüyünce ne yaparsın?  gibi soruları doğru yanıtlar.
 
5.YAŞ:

  • Bir üçgen çizebilir.
  • Çöpten insan resmi çizebilir.
  • Yaşını bilir. Sabah akşamı ayırır.
  • Dört rengi yanlışsız bilir.
  • Ayakkabı bağcıklarını bağlar.
  • Dört parçalı bir bul-tak bulmacasını yapar. On küple bir kule yapar.

6.YAŞ:

  • Paraları tanır.
  • Sağ elini, sol kulağını, sağ gözünü gösterebilir. On parmağını yanlışsız sayabilir.
  • Başı, kolları, gövde ve bacakları olan bir insan resmi çizer.

OYUN

Montaigne'nin dediği gibi "Çocukların oyunu, oyun değil onların en ciddi uğraşıdır."

Çocuk oynadıkça duyuları keskinleşir, yetenekleri serpilir, beceresi artar. Duyduklarını, gördüklerini sınayıp denediği, öğrendiklerini pekiştirdiği bir deney odasıdır. Oynayan çocuk kendi dünyasındadır,  kendi egemenliğinde.

Bu yaş çocuklarının en sık yaptıkları iş büyüklere öykünmedir. Kendi yaşantısını da oyuna yansıtır. Dış dünyayı kendi duygularıyla yoğurup, ortaya sentezler çıkarır.

Oyun çocuğun dili ve en etkili anlatım aracıdır. Oyun aracılığı ile üzüntülerini, kaygılarını, korkularını dile getirir. Dış çevrede algıladıklarını oyun ortamında evirir çevirir kendine özgü bir yorumda birleştirip bütünler. Oyun bir ayağı hayal dünyasında, öteki ayağı da gerçekler dünyasında bir köprüdür. Çocuk yaşıtlarıyla oynadığı dramatik oyunlarda kendini çok değişik kişilerin yerine koyar.

Oyun çocuğun en güçlü ve en doğal dürtülerinden biri olan saldırganlık dürtüsünü boşaltmasına da yarar. Çocuğun ikili, üçlü, toplu oyunlarda davranış biçimi aile içinde aldığı eğitimi yansıtır. Evde her istediği yapılan çocuk çabuk küser, mızıkçılık eder, paylaşmaya yanaşmaz. Oyunda hep saldırgan ve bencil davranan bir çocukta ana baba tutumunu ortaya aktarıyordur. Ya da evde sindirilen kısıtlanan çocuktur.

Kendi haklarını korumak, başkalarının hakkını gözetmek, işbirliği ve paylaşma evde değil ancak oyun ilişkilerinde kazanılan toplumsal özelliklerdir. Oyuna doymamış çocuk okuldaki öğretime hazır değildir.

Oyun çocuğun sevgiden sonra gelen en önemli besinidir."Çocuk ruh sağlığı sevilmek ve oynamaktır."




Oyun Kavramı ve Oyunun Çocuğun Gelişimi Üzerindeki Etkisi
Oyun Kavramı
Oyun kavramı birçok Avrupa ve Asya dillerinde olduğu gibi Türkçe’de de geniş bir alanı kapsamaktadır. “Oyun” sözcüğüyle ifade edilen kavramların kapsadığı alanları şöyle sayabiliriz:
  • Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence anlamında çocuk ve yetişkinlerin oynadığı bütün oyunlar,
  • Kumar anlamında daha çok ütmeli oyunlar için kullanılmaktadır. Çocukların oynadığı aşık, bilye, çekirdek vb. türü oyunlarla yetişkinlerin oynadığı zar, aşık, iskambil ve diğer bütün ütmeli oyunlar,
  • Şaşkınlık uyandırıcı, hüner olarak el çabukluğu ve maharete dayanan daha çok hokkabaz ve sihirbazların yaptığı oyunlar,
  • Tiyatro ve sinemada oyuncunun rolünü yorumlaması,
  • Müzik eşliğinde yapılan hareketler oyun kapsamı içerisinde düşünülmektedir. Genellikle halk dansları, köçek oyunları, Sahne ya da mikrofon için hazırlanmış eserler,
  • Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan ve her türlü yarışma, Çocuk oyunları, yetişkinlerin oynadıkları futbol, basketbol, voleybol, güreş, vb.
oyun kavramı içinde bulunmaktadır. Özellikle Tanzimat döneminde Namık Kemal gibi yazarlar tiyatro eserlerini oyun olarak isimlendirmişlerdir. Daha sonraki dönemlerde de bu kavram dilimize yerleşmiştir.

Oyunun Tanımı
Genel tanımıyla belli bir amaca yönelik olan veya olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen, her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişiminin temeli olan, gerçek hayatın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme süreci olarak ifade etmektedir. isimlendirmişlerdir. Çocuk açısından oyunun çok klasik bir tanımı vardır:
Oyun, çocuk için ciddi bir iştir.
Bu kısa tanımın içinde saklı kocaman bir dünya vardır aslında. Çocuk her şeyi oyunla öğrenir dünyayı oyunla keşfeder, gelecekteki kişilik temellerini ilgi ve yeteneklerini oyun yoluyla belirler. Oyun en iyi eğitim ve öğretim metodudur. Çünkü kalıcı davranış değişiklikleri kazandırır. Nasıl ki yetişkin bir insan için mesleği çok önemli ise, çocuk için de oyun ve oyuncakları o denli önemlidir.

Oyunların Sınıflandırılması
Çocuk oyunlarını genel olarak;
A- Oynama zamanlarına göre;
1- Gündüz oynanan oyunlar
2- Gece oynanan oyunlar
3- Hem gündüz hem gece oynanan oyunlar
4- Belirli mevsimlerde, aylarda, günlerde oynanan oyunlar
B- Oynanma yerlerine göre;
1- Açık alanlarda oynanan oyunlar
2- Kapalı alanlarda oynanan oyunlar
3- Hem açık hem kapalı yerlerde oynanan oyunlar
C- Oynayanların cinsiyetlerine göre;
1- Erkekler tarafından oynanan oyunlar
2- Kızlar tarafından oynanan oyunlar
3- Karışık oynanan oyunlar
D- Oyun içinde kullanılan araçların türüne göre;
1- Taşla oynanan oyunlar
2- Topla oynanan oyunlar
3- Değnekle oynanan oyunlar
4- İple oynanan oyunlar
5- Aşık, bilye, ceviz, badem vb. şeylerle oynanan oyunlar
6- Oyuncaklarla oynanan oyunlar
7- Hiçbir araç kullanılmadan oynanan oyunlar
olarak da ayırabiliriz.

Oyunun Özellikleri
Oyun üzerine geniş araştırmaları olan araştırmacılar oyunun birçok temel özelliklerinin olduğunu belirtmişlerdir:
1-Oyun özgür bir eylemdir.
İnsanlar oyun oynamaya kendi kendilerine karar verirler. Bir başkasının dayatması sözkonusu olmaz. Olduğu taktirde oyun, oyun olmaktan çıkar. Yükümlülük haline gelir. Oyuncu zoraki girdiği oyunu bir angarya olarak görür, zevk alması sözkonusu olmaz. Anne-babasının arkadaşlarının diretmesiyle oyuna giren çocuk uyumsuzluklar gösterir. Yetişkinler için de aynı şey sözkonusudur
Oyun ortamı çocuğun en özgür olduğu ortamdır. Oyun kurallarına uyduğu, oyunun ciddiyetini bozmadığı, oyunbozanlık yapmadığı sürece oyun içinde, müdahale sözkonusu değildir. Düşüncelerini duygularını oyun içerisinde kurallara uygun olarak açıklayabilir. Her ne kadar oyun ciddi bir eylemse de katılanın zevk alması esastır. 
2- Oyun ciddi bir eylemdir.
Oyun eğlenmek, zevk almak amacıyla oynandığı halde bir ciddiyet sözkonusudur. Kurallara uymak, başkasının hakkına saygı göstermektedir.
Oyun oynayan çocuk ciddi bir iş yaptığı bilincini taşımaktadır. Bir başkasının müdahalesi bu ciddiyeti, oyunun, çocuğun büyülü dünyasını bozmaktadır. Oyun çocuk için gerçek yaşamın bir parçasıdır ama büyülü bir parçasıdır. Çocuk oyundaki nesneleri gerçek yaşamdaki varlıklar olarak nitelendirir. Atçılık oyununda bacaklarının arasına aldığı sopa onun atıdır. Kendisi de hem at hem binicidir. Arabacılık oynayan çocuk hareketleriyle, ses taklitleriyle kendisini arabasının yerine koymaktadır. Başkası tarafından yapılan küçük bir müdahale onu hayal dünyasından koparır. 
3- Oyunlar oynayıp bitirildikten sonra aynı şekilde yeniden oynanır.
Bu da oyunun tekrarlanabilmesi özelliğini göstermektedir. Tekrarlarda herhangi bir değişiklik sözkonusu değildir. Örneğin Körebe oyununda gözü bağlanan oyuncu diğer arkadaşlarından birini yakaladığı zaman onun gözü bağlanarak oyuna yeniden başlanır ve aynı şekilde sürdürülür. Ta ki bütün oyuncular kendi istekleriyle bu oyundan vazgeçinceye kadar tekrarlar devam eder.
4- Oyunlar başlar, bilinen kuralları çerçevesinde sürdürülür ve biter.
Her oyunun bitiş süresi vardır. Bu süre tekrarlarla oyuncuların isteğine göre son bulur. Bir oyun bittiğinde başka oyuna geçilebilir. Grup oyunlarının bitiş süresi genellikle bir grubun oyuncularının diğer grubun oyuncularını safdışı bırakmasıyla, aşık, bilye, badem, ceviz, taş vb. şeylerle oynanan ütmeli oyunlarda ise bir veya birkaç oyuncunun elindeki eneklerinin bitmesiyle son bulur. Her oyunun başlangıcından itibaren yavaş yavaş temposu artar ve belirli bir gerilime ulaşır. Bu gerilim oyun içerisinde iniş çıkışlar gösterir, gerilim sona erdiği an oyunda bitmiş olur. Çünkü gerilimin bitmesi oyundaki heyecanı azaltır, zevk alma duygusunu yavaş yavaş yok eder. Oyun zevk almaktan çıkmaya başladığında hemen bırakılır.
5- Oyunlar belli bir mekanda oynanır.
Bu mekanlar açık ve kapalı mekanlar olabilir. Oyunun özelliğine göre oyun mekanları seçilir. Özellikle kırsal kesim çocukları oyun mekanları konusunda kent çocukları kadar sıkıntı çekmemektedirler. Boş alanların çokluğu çocukların dış mekanlarda daha rahat ve müdahalesiz oynamalarına olanak sağlamaktadır. Kent çocukları ise kent planlamalarındaki bilinçli ve bilinçsizce yapılan yanlışlıklar sonucu oyun alanları yönünden sıkıntı çekmektedir. Ayrıca kent yaşamının getirdiği tehlikeler çocukları evlerinde oynamaya itmektedir. Ama apartman yaşamının güçlüğü çocukların ev içerisinde oynamasına da engel teşkil etmektedir. Komşuların rahatsız olmaması için anne ve babaların oyun oynayan çocukları sürekli ikazları onlarda gerilim yaratmakta, huzursuz etmektedir.
6- Her oyunun kendine göre kuralları vardır ve bu kurallara uygun olarak oynanmak zorundadır.
Kurallar genelde önceden konulmuştur. Oyunun yasası biçimindedir. Kurallar bozulduğunda oyun oyun olmaktan çıkar. Oyun içerisinde bu kurallara uymayan hoş karşılanmaz, affedilmez, mazereti geçerli sayılmaz ve hemen oyundan atılır. Çünkü oyunbozanlık, mızıkçılık yapan çocuk oyunun büyülü dünyasını bozar.
7- Oyunda mutlaka gerilim vardır.
Özellikle aşık, bilye, zar, tavla oyunlarında bu gerilim zaman zaman çoğalır. Grup oyunlarında da kazanma hırsı gerilimi yaratır. Oyunlarda oyuncu bir çaba harcar. Bu çaba başarılı olmak için gösterilen bir çabadır. Başarılı olan kişi veya grup daha çok zevk alır, sevinç duyar. Beşiğinin üstünde asılı duran çıngırağı tutabilmek için, yeni emeklemeye başlayan çocuğun yerdeki topu almak için hırslanması, onun bir gerilim içerisine girdiğini gösterir. Çıngırağı tutmasının, topu yakalamasının ardından gösterdiği sevinç, harcadığı çabanın sonunda gelen başarının sevincidir. Grup oyunlarında kazanan çocuğun sevinci emekleyerek topu yakalayan küçük çocuğun sevincinden farksızdır. Çünkü sonuçta bir başarı vardır.
8- Her oyunda bir ritim ve uyum sözkonusudur.
Oyun başlar, gittikçe çabukluk ve hız kazanır. Çabukluk ve hızda inişler ve çıkışlar olur. Bu iniş ve çıkışlar hem oyunun oynanışında hem de oyuncuların geriliminde görülür. Özellikle ezgili oyunlarda söz ve hareketlerin uyumu sözkonusudur. Bu uyum oyuncunun vücut organlarının birbirine ritmik uyumunu sağlar.
Oyunun Çocuğun Gelişimine Etkisi
Oyun çocuğun her yönden gelişimine olumlu yönde etki etmektedir. Çocukların oynamalarına yasak getirmek, kısıtlama getirmek çocuğun gelişimine köstek olma anlamını taşır. Özellikle küçük yaştaki çocukların ev eşyalarıyla oynaması anne-babalar tarafından yasaklanmaya çalışılır. Oysa bu yaştaki çocuklar bir nesneye bilerek zarar vermezler. Verilen zararlar bilinçsizce verilen zararlardır. Eşyaları düşürüp kırdığında, çizdiğinde bilerek yapmamaktadır. Bu nedenle çocukların oyun oynamaları engellenmemelidir. Her oyunda gelecek için yapılan bir hazırlık göze çarpmaktadır. Bir çocuğun herhangi bir oyuna yaklaşım biçimi, seçtiği ve önem verdiği oyunlar, çocuğun çevresi karşısındaki tavrını, çevresi ile ilişkilerini ve başka insanlarla kendisi arasında nasıl bir bağlantı kurmuş olduğunu dile getirmektedir. Çocuğun geleceğe dönük yönünü oyunlarıyla tanırız. Çünkü çocuk oyunda kendini ifade edebilme imkanı bulur. “Oynamayan tay at olmaz” özdeyişi, çocuklar için oyunun ne kadar önemli olduğunu çok güzel ifade etmektedir. Bu nedenle gürültü yapıyor, kırıp döküyor, elbiselerini kirletiyor gibi nedenlerle çocuklarımızın oyunlarına engel olmamalıyız. Oyunların çocuğun gelişimi üzerindeki etkilerini şu ana başlıklar altında açıklayabiliriz:
  • Sosyal Gelişimine Etkisi
  • Psikolojik Gelişimine Etkisi
  • Fiziksel Gelişimine Etkisi
  • Dil Gelişimine Etkisi
  • Zeka Gelişimine Etkisi

·         Oyunun Çocuğun Sosyal Gelişimine Etkisi
Birey, oynamak için bir başkasının veya toplumun zorlamalarını beklemez. Oyun oynamaya kendi özgür iradesiyle karar verir, yine kendi özgür iradesiyle bitirir. Oyunun bu özelliği çocuğa ileri ki yaşlar için kendi başına karar verme alışkanlığını kazandırır. Başkalarının vereceği kararlarla hareket etme duygusunu geliştirir. Oyun içerisindeki çeşitli ataklar gerilemeler, çekilmeler vs. o an içerisinde vereceği kararlardır. Bu kararlar ileri ki yaşlarda hangi durumlarda nasıl karar vermesi gerektiğini kavramasına yardımcı olur. Çocuk oyunları, çocuklar arasında iletişimin sağlıklı bir şekilde gelişmesine yardımcı olur. Oyunlarda çocuk aile bireylerinin dışında yeni insanlarla tanışma ortamı bulur ve onlarla bir arada karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde yaşamanın gereğini öğrenir. Arasıra pürüzler çıksa da bu pürüzler yine çocukların kendi gayretleriyle giderilir. Ergenlik dönemindeki bazı oyunlar bu yaştaki kız ve erkek çocukların birbirlerini yakından tanımalarına ve ileri ki yaşamlarında birlikteliklerine katkıda bulunur. Örneğin baharın gelişini kutlamak için Anadolu’nun pekçok yöresinde salıncaklar kurulur. Bu salıncaklarda genç kızlar ve genç erkekler sallanarak birbirlerine karşılıklı maniler söylerler. Çoğu zaman bu maniler onların birbirlerine olan ilgilerini dile getirir. Aralarında iletişim kurulur ve bu iletişim onların hayatlarını birleştirmelerine de yardımcı olur. Oyun çocuklarda özgür düşünme yetisinin gelişimini sağlar. Çünkü kişi oyun oynamaya kendi karar verir, zorlama yoktur, oyun içerisinde de kurallar çerçevesinde düşünce ve duygularını rahatlıkla açıklar. Evcilik oynayan küçük çocuklar her ne kadar büyüklerine öykünüp onları taklit etmeye çalışsalar da davranışlarında bir özgürlük vardır, aileyle ilgili kendi düşüncelerini rahatlıkla uygulayabilirler. Oyun ortamında müdahale yoktur, problemler yine çocuklar arasında tartışılarak çözülür. Oyunlardaki bu özgür ortam, çocuğun büyüdüğünde kişilikli, düşüncelerini başkalarına zarar vermeyecek şekilde özgürce ifade eden, toplumla uyum ve barış içinde yaşamasını, gereğinde toplumu da yönlendiren bir kişi olmasını sağlar.
Oyunun Çocuğun Psikolojik Gelişimine Etkisi
Oyun yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır, ama yaşamın kendisi değildir. Çocuk oynarken gerçek hayattan uzaklaşmakta, kendi hayal dünyasına dahil olmaktadır. Bu dünya onun duygu ve düşüncelerini, isteklerini rahatlıkla gerçekleştirdiği bir dünyadır. Oyun bitip gerçek yaşama döndüğünde, oyun dünyasıyla gerçek yaşamın aynı şeyler olmadığını görür. Gerçek yaşamla hayal dünyası arasında sürekli gidip gelen çocuk zamanla, gerçekle hayal dünyası arasındaki ayrımı görür. Çocuğun oyundaki hayal dünyası onun gerçek yaşamı daha iyi görmesini ve kavramasını sağlayarak psikolojik olgunluğuna yardımcı olur. Babanın trencilik oynayan çocuğunu öpmesi üzerine, çocuğun ona “baba, lokomotifi öpemezsin, vagonlar bu işin gerçek olmadığını düşünebilirler” demesi çocuğun yaptığı eylemin farkında olduğunu ama yine de duygusal dünyasının bozulmamasını, vagonları bahane ederek söylemesi önemlidir. Oyun her ne kadar doğal bir ortamda karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde oynansa da bünyesinde şiddeti de barındırmaktadır.
“Şiddetin en normal ve hatasız biçimi oyunda ortaya çıkan şiddettir. Bu tür şiddet yıkıcılık ya da nefretten doğmayan, yıkım amacı gütmeyen hüner gösterilerinde ortaya çıkar.”
Oyundaki şiddetin sürekliliği yoktur. Taş dövüşü, Kovalamaca ve El El Üstünde oyunlarındaki vurmalar, Yakartop, Futbol oyunlarında bazı oyuncuların heyecanlanarak karşısındakinin canını yakması o an için düzeltilir ve tekrarlanmaz. Bu nedenle oyunlar çocuklarda kin, nefret duygularının yerine sevgi, saygı ve hoşgörüyü geliştirir.

Oyunun Çocuğun Fiziksel Gelişimine Etkisi
A-) Kuvvet
1-) İnsanın temel özelliğidir.Bunun yardımıyla bir kütleyi hareket ettirir,bir direnci aşar veya ona karşı koyabilir.
2-) Bir dirençle karşı karşıya kalan kasların kasılabilme ya da bu direnç karşısında belirli bir ölçüde dayanabilme yeteneğidir.
B-) Çabukluk
Sinir ve kas sistemini yüksek hızla kasılmasıyla bir dirence karşı koyabilmesi ve onu yenebilme yeteneğidir.
C-) Dayanıklılık
Uzun süre devam eden yüklenmelerde yorgunluğa karşı koyabilme yeteneğine dayanıklılık denir.
D-) Esneklik
Kişilerin hareketlerini eklemlerini müsaade ettiği oranda geniş bir açıdan ve değişik yönlerde uygulayabilme yeteneğidir.
E-) Beceri
Hareketin uygulamasına katılan iskelet kasları, eklemler ve merkezi sinir sisteminin uyumlu bir biçimde çalışmasına denir.
Oyunlar çocukların fiziksel yönden sağlıklı gelişmelerine büyük katkı sağlarlar. Doğumundan sonra kollarını, bacaklarını sallayan çocuk geliştikçe değişik hareketler yapmaya başlar. Bu hareketler zamanla oyunla birlikte veya oyun içerisinde yapılmaya başlar. Elindeki emziğini veya çıngırağını sağa sola sallayıp, emeklerken önüne konulan bir şeyi yakalamaya çalışan çocuğun yapmış olduğu hareketler onun fiziksel yönden sağlıklı gelişimine katkı sağlar. Daha ileri ki yaşlarda oynadığı koşma kovalamaca, taş, ağaç vb. şeyleri fırlatma, atlama, tırmanma, sürünme gibi fiziksel gücü gerektiren oyunlar çocuğun vücudunun düzgün ve orantılı gelişimini sağlar. Kemik, kas yapısının gelişmesine, vücuttaki artı yağların erimesine, sindirim ve boşaltım organlarının sistemli bir şekilde işlemesine yardımcı olur. Sürekli hareketsiz kalan bir çocuk, oynayan akranına göre daha hantal ve daha sağlıksız gelişim gösterir. Sekerek oynanan seksek, çizgi türü oyunlar vücudun denge unsurunu geliştirir. Her oyunda gerilim vardır. Bütün oyuncular bu gerilimin içine girerler. Yarışmalı oyunlarda gerilim en yüksek düzeyine ulaşır. Fiziksel ve ruhsal yönden güçlü olan kazanır. Oyunlardaki güç daima oyunun kurallarına göre kullanılır. Bu anlamda güçlerin kontrolü altına konması söz konusudur. Oyun sırasında gerçekleştirilen güç kontrolü çocukların ileri ki yaşamlarında da olumlu yönde etkili olur. Oyundaki güç kontrolünü düzenli tutması çocuğun fiziksel gücünün sınanmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunur.
Oyunun Çocuğun Dil Gelişiminde Etkisi
Oyun, çocuklarda ifade edebilme, anlatma gelişimine de büyük katkı sağlar. Elindeki çıngırağı, topu vb. şeyleri oynayan çocuğun sevinç ve kızgınlığını belirtmek için çıkardığı sesler onun ilk konuşmalarıdır. Anlamsız çıkarılan bu sesler zamanla anlamlı hale dönüşmeye başlar. Önceleri düz sesler, ardından tek ve iki heceli büklümsüz sesler çıkartan çocuk zaman içerisinde konuşma yetisini geliştirir. İki üç yaşlarında kendi bebeği ile oynayan çocuk, bebekle konuşur, ona ninni söyler, uyutmaya çalışır. Dört-beş yaşlarında akranlarıyla oynarken aldığı role uygun konuşmaya çalışır. Beş yaşından sonraki oyunların tamamında çocuklar birbiriyle diyalog kurarlar, bazılarında şarkı, tekerleme, yanıltmaç söylerler. Bütün bu yapılan şeyler çocukların dil gelişimini olumlu yönde etkiler. Özellikle sayışmacalar, oyun içindeki söylenen tekerlemeler, şarkılar, türküler, anlatılan masal ve hikayeler çocukların topluluk karşısında sıkılmadan konuşmasına, düşündüklerini düzgün ve yanlışsız anlatmasına katkı sağlar. Masal tekerlemeleri, ezgili oyunlardaki şarkılar, karşılıklı diyaloglar, çocukların ses tonu, vurgu, durak ayarlamalarını yapabilme yeteneklerini geliştirir ve ileri ki yaşlarda düzgün, etkileyici konuşabilme alışkanlığını kazandırır.

Oyunun Çocuğun Zeka Gelişimine Etkisi
Oyunun özgür bir ortamda özgürce oynanan, isteğe bağlı bir eylem olduğunu belirtmiştik. Oyundaki özgür ortam çocuğun zeka gelişimine de etki etmektedir. Oyun içerisinde karşılaşılan problemlerin yine oynayanlar tarafından çözülmesi çocukların problemleri çözme yetilerinin dolayısıyla da zekalarının gelişimine yardımcı olmaktadır. Birçok oyun düşünceye dayanmakta, karşıdakini akılla yenebilme temel kuralını taşımaktadır. Mangala, Pıç, Altıev, Üçtaş, Dörttaş, Dokuztaş, Onikitaş oyunları, sadece zeka ile ilgili oyunlardır. Bu oyunlarda, oyuncu kendi oyununu oynarken karşıdaki oyuncunun da ne oynayacağını bilerek oynar. Oyuncu oyunda dikkatini yoğunlaştırmak ve oyunu iyi izlemek zorundadır. Beyin, organları bu yönde organize eder.
1, 2 ve 3'üncü Sınıflarda Beden Eğitimi Uygulamaları
  • Büyük kas gruplarına yönelik kısa süreli yürüyüş,koşu,tırmanma,sıçrama,denge vb. taklit ve dramatize oyun biçiminde faaliyetler.
  • Kısa süreli şarkılı oyunlar.
  • Sonucu değerlendirebilen ve ödüllendirebilen grup halindeki kısa süreli eğlenceli yarışmalar.
  • Tüm süresi 30 dakikayı geçmeyen ve aralarda yeterince dinlenme verilen etkinlikler.
  • Yalnızca küçük kasların kullanımını gerektiren hareketlerden kaçınılmalı.
  • Açık havada geziler yapılmalı ve dersler daha çok açık havalarda düzenlenmeli.
  • Derslerin ya da faaliyetlerin sonunda öğrencilerin dinlenme ve dış ortama uyum sağlamasına özen göstermeli.
4 ve 5'inci Sınıflarda Beden Eğitimi Uygulamaları
  • Çabukluk,beceriklilik ve hareket gelişimine yönelik çalışmalar.
  • Birleşik ve bağlantılı hareketler serileri.
  • Becerilerini sergileyebileceği eğlenceli takım oyunu ve yarışmalar.
  • Ritim ve tempo çalışmaları.
  • Halk oyunları ve danslar.
  • Açık hava gezileri ve yürüyüşler.

ÇOCUK GELİŞİMİ VE OYUN

Çocuğun ilk arkadaşı annesidir. 
Anne içinde çocuk dünyaya ikinci bir kez tekrar saflığın gözü ile bakabilmek, onun gözleri ile hayata tekrar çocuk gözü ile bakabilmek ve yeniden büyüyebilmek için ikinci bir şanstır. 
Bu anlamda tekrar mutluluğu yakalayabilme şansıdır. Yapılan istatistik ve araştırmalar mutluluğun en önemli anahtarlarından birinin tekrar çocuklaşabilmemizi, pazarlıksız masumiyeti ve saflığı yakalayabilmemizi sağlayan çocuklarımız olduğunu ortaya koymaktır. 
Çocuk bunun ötesinde anneye daha önce hiç yaşamadığı türden bir sevgi yepyeni keşfedilmemiş bir duygunun ve bu duygunun yarattığı mutluluğun kapılarını açar. Onun yumuşaklığını hissettiği anda annenin yaşama sevincine bir halka daha etkilenir. 
ANNE - ÇOCUĞU ( 0 - 7 Yaş) 
Çocuk annesi ile olan ilişkisinin 3.5 yaşına kadar olan bölümü sadece bilinç altında saklayabilir, ancak bilinç altına işlenen bu dönem çocuğun ileriki ruh sağlığı için son derece önemlidir. Bu dönemde başlatılan ve yaratılan ilişki ne kadar neşeli, sağlıklı, istikrarlı, güven ve sıcaklık dolu olursa ileriki dönemlere de o derece güzel bir ilişki taşınabilir. 
Bebek doğduğu andan itibaren etrafı, kendisini, bedenini, çevresini keşfetmeye çalışır. Doğal içgüdüleri ile başlattığı tüm yönelişleriyle geliştirdiği yaşantısının her safhası birbirini etkiler, onun için gelişimin her döneminde gereken ilgi ,sevgi